14 Aralık 2013 Cumartesi

Öğrenilesi programlar;

En öncelikle Catia.
Bir sürü, bir sürü şey yapabiliyorsunuz. Çizim kısmı çok gelişmiştir bir defa. En baba cad programlarındandır diyorlar.
Solidworks ile Catia'yı kıyaslayacak olursak, şurada zaten açık açık anlatmış, girin bir bakın derim.



Genel olarak yorumlara bakarsak, çizim kısmının Solid'den daha iyi olduğu söyleniyor. Solid'in de artıları var tabi ki.
Catia'da ayrıca ergonomi analizleri de yapabiliyorsunuz. Ergonomi üzerine çalışmak isteyenler için birebir.
Bu analizler ayrıca Anybody programı ile de yapılabiliyormuş. Maalesef program hakkında hiç bilgim yok.

Catia'da ergonomik tasarım öğrenmek isterseniz;
http://mehmetyosunlukaya.blogspot.com/2011/08/catia-ergonomik-tasarm-ve-analiz.html
bu linkten faydalanabilirsiniz. Ayrıca bu blogun devamında daha öğretici şeyler de bulacaksınız.

Solidworks'e gelecek olursak;
bu ve bunun gibi tasarım programlarını öğrenmek için öncelikle bir alt yapınız olması gerekiyor. Örneğin cisimlerin 3 boyutlu hallerini hayal edebilmeli ve teknik resim okuyabilmelisiniz. Parçaların hareketlerini de kafanızda canlandırabiliyorsanız ve en önemlisi öğrenmeye istekliyseniz zaten sizi engelleyecek bir şey kalmadı.

Eğitim videolarına şuradan ulaşabilirsiniz. İzlediğiniz video ile birlikte alıştırma da yapmanız bence faydalı olacaktır.

Bir de şu link de faydalı bilgiler içeriyor.

Solid veya Catia tasarım için yeterli programlar bence. Tabi Catia'nın ekstradan ergonomi kısmı da var. Bu yüzden Catia bilmek sanki daha iyi olabilir.

Minitab;

bir istatistik yazılımıdır. Deney tasarımı ve analiz konusunda iyi bir programdır. Aldığınız örnekleme dair bir çok test yapabiliyor ve grafiklerini çizebiliyorsunuz. Daha geniş bilgi için;
http://www.turkeycnc.com/minitab-programi-t8174.0.html

Bir de örnek ders; http://vimeo.com/34437244

*Çok fazla ders falan bulamadım maalesef.


Arena;


çok havalı bir simülasyon programıdır. Öğrenmesi bence baya zor. Finallerde öğrenmiş miyim, öğrenmemiş miyim göreceğim. Simülasyon dışında bir de ki-kare testi, korelasyon vs. vs. testler yapılabiliyor. Örneklem testleri yani. Minitab bu analizler için bence daha iyi ama.
Arena için bir çok örnek internette mevcut, kullanımı çok zor değil ama mantığını anlamak biraz zorlayabiliyor. Bu yüzden özellikle mantığını kavramaya dikkat etmek gerekiyor.
Örnekler için;

http://mpinarbasi.files.wordpress.com/2009/10/arena-komutlari-orneklerle.pdf
http://www.yucelaydin.com/category/arena-sim-prog/
http://www.pdfindir.com/arena-sim%C3%BClasyon-%C3%B6rnek-pdf-1.html

Şu not da çok işinize yarayabilir;
https://www.google.com/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=5&ved=0CEgQFjAE&url=http%3A%2F%2Fwww.enm.yildiz.edu.tr%2Fattachments%2Farticle%2F516%2FARENA%2520NOTLARI.doc&ei=Y9GsUuueF-SuygPxjoDIDA&usg=AFQjCNHK_CbSRIhQAEwHR24r8nEcLqo7Qg&sig2=mPR5vMPdIAXbVF3zw_Yi-w&bvm=bv.57967247,d.bGE&cad=rja

Araştırdığınızda bir sürü örnekler bulacaksınız zaten.
Kısaca neler yapabildiğinizi de anlatmak istiyorum;
örneğin çalıştığınız firmada 2 tane üretim işçiniz var diyelim. Bir tanesinde çok bekleme oluyor. Patrona o bölüm için 2. bir işçi daha almanız gerektiğini söylediniz, patron da muhtemelen sizden kanıt isteyecektir.
İşte siz Arena'da bu üretim sistemini simüle edip, bekleme olduğunu patrona gösterebiliyorsunuz yaptığınız analizlerle. Böyle böyle analizler, simülasyonlar işte.
Öğrenin derim.
Bir de bizim simülasyon hocamızın notları var. Çok güzel öğretiyor. Oraya da bakın bence;
http://w3.balikesir.edu.tr/~ocaktan/


Lingo;



optimizasyon programıdır. Bir de bunun benzeri Lindo vardır. (Hemen hemen aynı oldukları için Lindo'yu yazmayacağım.) En az maliyet ve en çok kâr sonuçlarını elde edebiliyoruz bu program sayesinde.

Şuradan bir nota ulaşabilirsiniz.
Ayrıca videoları da var;
http://www.youtube.com/watch?v=YcCLzFx7CTg
http://www.youtube.com/watch?v=70GHY1JTS8w
Daha da video bulabilirsiniz Youtube'da.
Endüstri mühendislerinin kesinlikle öğrenmesi gereken bir programdır bence.

Excel;

Excel hâlâ keşfedilmemiş bir dünya gibi benim için. Her gün yeni bir şey daha öğreniyorum Excel'de yapılan. Optimizasyon programları bile çözülebiliyormuş kendisinde. Bence baştan aşağı Excel'i öğrenelim de sırtımız yere gelmesin.



SAP;


kolay kolay öğrenilmiyor bu program. Öğrenmeyi bırak indirilemiyor bile. Staj yaptığınız yerde falan rastlarsanız hemen yapışın birilerine bir kaç şey anlattırın. En azından aşinalığınız olur. Öğrenmek isterseniz maalesef ki kursa gitmeniz gerekiyor. Veya yurt dışında yüksek lisans yaparsanız aldığınız dersler arasında olma ihtimali de var.
Şurada demoları var;
http://global.sap.com/turkey/sme/seeitinaction/solutiondemos.epx?ID=SD&Sol=AL

Şu siteleri de incelerseniz en azından bir fikir oluşur kafanızda;
http://global.sap.com/turkey/solutions/sme/index.epx
http://www.sap.com/index.html




Şimdilik aklıma bunlar geliyor. Başka program duyarsam/görürsem hemen güncellerim burayı da :)

Ayrıca faydalı olabilecek linkler;

http://www.minitab.com/en-us/
http://www.solidworksvideo.com/solidworks/
http://www.cadcamvideo.com/
http://www.orkanburan.com/
http://mehmetyosunlukaya.blogspot.com/
http://www.anybodytech.com/index.php?id=105
http://www.yucelaydin.com/

Yine görüşmek üzere, hoşçakalın :)









10 Aralık 2013 Salı

Marka veya pazarlama üzerine çalışmak isteyenler için;

Bence en güzel işler pazarlama veya marka üzerine işler. Ohh mis gibi kapitalizm.
Şaka bir yana gerçekten güzel renkli işler. Böyle bir düşünceniz varsa da bir kaç tavsiye vermek isterim (kafadan atmıyorum, aldığım tavsiyeler üzerine :) ) ;

Okunası kitaplar;
Philip Kotler'in, David Aaker'in bütün kitapları bu konuda aydınlatıcıdır diye düşünüyorum, özellikle Kotler pazarlamanın babası derler her zaman.
Benim okuduğum kitaplardan bir kaç tavsiye verecek olursam;



İncelemek için;
http://www.idefix.com/kitap/gunumuzde-pazarlamanin-temelleri-philip-kotler/kitap_oku.asp


















İncelemek için;
http://www.idefix.com/kitap/10-olumcul-pazarlama-gunahi-philip-kotler/kitap_oku.asp

*Ben bu kitabı çok sevdim. Sanırım pazarlama ile ilgili alıp okuduğum ilk kitap ve hiç sıkılmadım. Kısa ve net bir dille çok da güzel anlatmış, önemli noktalara değinmiş.














*Bu kitapta da önemli markalardan örnekler bulacaksınız. Örneklerle daha net şekilde olayı anlayabileceğinizi düşünüyorum. Yalnız ben bu kitabı okurken biraz sıkıldım. Sıkılınca da bitiremiyorum öyle kolay kolay. Bu kitaba başladıktan sonra 4-5 tane falan kitap bitirdim, hâlâ da bunu okumaya devam ediyorum :)
Yani demem o ki, henüz pazarlama veya markalama konularında çok kitap okumadıysanız bundan başlamayın. Sıkılma ihtimaliniz var.









Bir de henüz okumadığım, daha bugün bir hocamdan aldığım şu kitabı da tavsiye edebilirim;






Hocam bu kitabın çok yararlı oalcağını söyledi. Ben de başlayacağım okumaya hemen.
İncelemek için;
http://www.idefix.com/kitap/atesten-markalar-micheal-moon/kitap_oku.asp










**B2B marka yönetimi gibi konulara henüz girmeyin. B2B firmadan firmaya satış demek oluyor. Bence şu an için erken. Sonuçta çok fazla şirket kültürüne falan aşina olmadığımız için anlamak zorlaşıyor.

Kitap okumaya bu kitaplarla başlayabilirsiniz. Bir konuda bilgi edinmenin en rahat yolu okumaktır sanırım.
Bir de önemli görülen isimler ve firmalar var.

*Türkiye'de güzel işler yapan Marka ajans;

http://www.marka.com/

Bir de bu ajansın Yıldız Stratejiler'i var. Olayın özünü çok güzel, çok aydınlatıcı şekilde vermişler;
Şuradan ulaşabilirsiniz;
http://www.marka.com/yildiz/index.html

Bu ajansın kurucusu olan Hulusi Derici'yi de araştırmanızı tavsiye ederim.

*MediaCat size bir yerlerden tanıdık gelecektir eminim. Bir bakın bakalım.
http://www.mci.com.tr/
http://www.mediacatonline.com/

*Arman Kırım da bu konuda önemli bir isimmiş. 2011 yılında vefat etmiş. İsmini duymamış olmanız muhtemel ama "Büyük Mor İnek" kitabı bir yerlerden kulağınıza çalınmıştır. Hah! İşte o kitabın yazarıdır kendisi. İş ile ilgili köşe yazılarına şuradan ulaşabilirsiniz.

*Bu konuda çok önemli isimlerden Alinur Velidedeoğlu var. Sitesine şuradan bir göz atın. Biraz araştırın, izleyin.

*Bir de benim çok sevdiğim Levent Erden var. Fotoğrafını görünce tanıyacaksınız zaten. Bu ara sitesinde sorun var sanırım ama linkini vereyim yine de; http://www.leventerden.com/

*Ömürden Sezgin. Marka mühendisi. Tanıdık geldi mi bilmiyorum ama gelmediyse de şu sitelere göz atmanızı tavsiye ederim;
http://www.omurdensezgin.com/
http://markamuhendisi.tumblr.com/
http://markamuhendisi.wordpress.com/

*Yine benim çok sevdiğim, neşe saçan Rüzgar Mira Okan var, aynı zamanda imaj danışmanıdır da kendisi;
http://ruzgarmiraokan.com/
http://ruzgarmiraokan.blogspot.com/

*Tecrübeleriyle sizi aydınlatacağına inandığım Hakan Senbir, Temel Aksoy ve Mehmet Ak'ı da araştırmanızı, okumanızı tavsiye ederim;
http://www.hakansenbir.com/
http://www.temelaksoy.com/
http://www.mehmetak.com/

*Vee son olarak Martin Lindstrom'u takip etmenizi kesinlikle öneririm. Sitesine girdiğinizde anlayacaksınız zaten:)
http://www.martinlindstrom.com/

*Haa bir de şu siteyi çok seviyorum ben, çok eğlenceli, arada uğrayın. Markalaşmayla falan ilgilenmiyorsanız bile uğrayın hatta :)

Şimdilik bu kadar yeter. Sanırım takip ettiğim bütün isimleri sıraladım zaten. Çok sıkılmamanız dileğiyle :)












5 Aralık 2013 Perşembe

Yarışalım.


Mesleki açıdan çok faydalı olacak bir çok yarışma var. Onlara katılmak bence çok önemli. Hiç bir şey kazanmasak bile tecrübe edinmiş oluyoruz. Hem de kendimizi tanıma fırsatı elde ediyoruz. Hangi alana daha yetenekli olduğumuzu görme şansımız oluyor. E haliyle de yeteneğimiz olan alana yönebiliyoruz.
Üstelik bu yarışmalar her sene yapılıyor. Bir yıl önce hiç bir şey bilmeden girdiğimiz bir yarışmaya ikinci sefer tecrübeli bir şekilde girmiş oluyoruz. Kendi gelişimimizi de görmüş oluyoruz.

Benim ilgimi çeken yarışmalar ise şunlar;

                                                   EMÖS proje yarışması





Aklınızda bir proje var ama nereye başvuracağınızı bilmiyor musunuz? Veya aklınızda proje yok ama her an gelebileceğine mi inanııyorsunuz? Hiç durmayın katılın. Beyin fırtınası yapın. Bir fikir bulun peşinden gidin. Biz bir türlü proje bulup katılamadık. Siz bari gidin katılın, kazanın :)
Bir mühendis adayını geliştirebilecek hatta çok iyi geliştirebilecek bir yarışma olduğunu düşünüyorum.

Bilgi için: http://www.birprojemvardiyorsan.com









                                                    Global Manacement Challenge




Geçen sene 3 arkadaş katıldık bu yarışmaya. Çok da zevkliydi. Üretim planlama yarışması. Meğersem CEOymuşsunuz :)
Yarışma şöyle; bir firmanız oluyor. Haliyle bir pazarın içinde yer alıyorsunuz. Pazarın içinde 8 tane şirket yer alıyor. Her hafta üretim planlamanızı yapıyorsunuz ve en çok kâr sağlayan takım birinci oluyor. 5 haftanın sonunda da 1. olan takım 2. tura yükselme şansı yakalıyor. Bütün turlar sonunda 1. olan takım da büyük ödül sahibi oluyor.
Üretim plânlamada görev almak isteyen varsa hiç düşünmesin katılsın derim.
Bu arada kaydın son günü 24 ocak arkadaşlar.

Bilgi için: http://www.gmcturkiye.com/


UÇARI vaka analizi yarışması




Bu sene 7.si düzenleniyor.
Adı üstünde zaten vaka analizi yarışması. 2, 3 ve 4. sınıflar katılabiliyorlar.
Ana sponsoru HSBC ve bir sürü tanınmış sponsorları daha var. Güzel bir deneyim olacağını düşünüyorum. Bu sene biz de ekibimizle katılmayı düşünüyoruz:)



Geçen yılın ön eleme sorusu ise şöyle;

UçArı’ 12 ULUSAL VAKA ANALİZİ YARIŞMASI ÖN ELEME KONUSU

Anadolu Grubu’nun faaliyet gösterdiği sektörlerde bulunan ve aşağıda belirtilen
şirketlerden sadece bir şirket için fark yaratacağına inandığınız, inovatif bir fikir ve/veya
projenizi, vaka gönderim formatına uygun olarak hazırlamanız gerekmektedir.

Perakende (Ana Gıda İhtiyaç Mad. San. Tic. A.Ş)
İçecek (Anadolu Etap Tarım Ürünleri A.Ş.)

Finans (Alternatifbank A.Ş.)


Bilgi için: http://www.ucari.itu.edu.tr/ucari/?page_id=577



Bizz@kampus


Yıldız Holding'in düzenlediği ve benim heyecanla beklediğim yarışma :)
Bu bir çeşit pazarlama yarışması. İlk aşamada bir üründe farklılık oluşturup onu piyasaya sürüyorsunuz. Ürünün hedef kitlesi, pazarlama planı, ürün kategorisi ve pazardaki yeri ile ilgili çalışmalar yapıyorsunuz. Ürünü; ürünün logosunu, tadını, boyutunu ve ambalajını hayal edebilecek kadar iyi tanımlayabilmelisiniz.
Geçen yıl kendi Ülker çikolatanızı hayal ediyordunuz. Kulağa eğlenceli gelmiyor mu? :)
Pazarlamaya azcık bile ilginiz varsa bu yarışması tam size göre. Hem eğlenceli hem öğretici olacağını düşünüyorum.
Yarışmaya Facebook üzerinden başvuru yapılıyor ama henüz başvurular başlamadı. 
Bilgi için: http://www.bizzkampus.com/



*Bu 4 yarışma farklı kulvarlarda olduğu için, hepsine girip kendinizi tanıyabilirsiniz. En çok hangisinde eğlendiyseniz, hangisini severek yaptıysanız o alana yönelebilirsiniz.

4 Aralık 2013 Çarşamba

Fark yaratın.

Dünkü umutsuz yazımdan sonra yeniden merhaba. Bu blogun sonucu , yani benim ulaştığım nokta ne olacak bilmiyorum ama hep birlikte izleyip göreceğiz. O yüzden yine yazmaya devam edeceğim umudum olur ya da olmaz.
Bu yazımda sizlere (İnşallah okuyan vardır orada bir yerde.) "Fark yaratmak"tan bahsedeceğim. Bu kavramı mühendislik, işletme, iktisat gibi fakültelerdeyseniz ve sık sık seminerlere gidiyorsunuz çok duymuşsunuzdur veya bir yerlerde okumuşsunuzdur. Okumuyor, etkinliklere katılmıyorsanız da hocalarınız illa ki bahsetmiştir. Ben en azından 3 haftada bir denk geliyorum :)
Herkes fark yaratmaktan bahsediyor ama kimse ne olduğunu tam olarak anlatamıyor. Yani evet fark yaratmalıyız ama bu fark nedir?
Ben 2 yıldır dinlediğim konuşmalardan, okuduğum kitaplardan bir şeyler çıkardım ve sizle de paylaşmak istiyorum.
Fark yaratmak adına neler yapılabilir?
> Öncelikle dil öğrenmelisiniz. İmkanınız varsa İngilizce'nin yanına bir dil daha katabilirsiniz. Bu sizi bir üst seviyeye taşır. Kurs imkanınız yoksa bile kendiniz İngilizce öğrenebilirsiniz. İngilizce kitaplar okuyabilir, diziler izleyebilir, kelimeleri ezberleyebilirsiniz. Para harcamadan biraz zaman ayırırsak neden olmasın? Bu konuda yararlı bir çok site var. İlk aklıma gelen; http://www.voscreen.com/
Bence fark yaratmanın en önemli noktası bir fikir bulmaktır. Bu fikir her şeyle alakalı olabilir aslında. Örneğin bir site açabilirsiniz. Bir inşaat mühendisinin taşınmada çektiği zorluktan esinlenerek açtığı siteyi örnek verebilirim bu konuda;  http://armut.com/

> Kesinlikle bir hobiniz olsun. İş dünyasına girdiğimizde harcadığımız boş vakitler için çok üzüleceğiz muhtemelen. Hobi edinmek kişinin kendini tanıması için en ideal yollardan biridir bence. Neye ilginiz ve yeteneğiniz olduğunu ortaya çıkartırsınız. Hem de eğlenmiş olursunuz fena mı? :)

> Staj şart. İş hayatına atılmadan firma deneyimi olmalı. En azından o ortamı tanımış olur, ilerde yabancılık çekmezsiniz. Ben 10 güncük yaptığım yaz stajında bile çok şey öğrendim. Oraya öğrenci olarak gittiğimiz için herkes seve seve yardım ediyor ama yarın çalışan olarak gittiğimizde o kadar yardım alabileceğimizi sanmıyorum. "Üniversite mezunusun bunu da mı bilmiyorsun?" deme ihtimalleri de var. Çekinir insan.

> Bir bilgisayar programını çok iyi öğrenebilirsiniz. Örneğin ilerde proje mühendisi olmak için çizim programı bilmeniz şart. Autocad, Solidworks, 3dsmax veya Catia olabilir. Bence Catia en güzeli. İnsan bedenindeki zorlanmaları falan da analiz edebiliyorsunuz.
Program öğrenmek istemiyorsanız da bir program dili öğrenebilirsiniz.
Bir de bu ara android işletim sistemi aldı başını gidiyor. Onun için program yapmayı, kodlarını öğrenebilirsiniz.
Program veya kodlama bir öğrenciye çok şey katacaktır. Altın bilezik ikisi de.
Bunun için de önerebileceğim siteler;
http://yakinkampus.com/
http://www.catiaturk.com/catia-video-egitim-dersleri
http://www.solidworksvideo.com/
http://www.seyretogren.com/
http://www.androiddeposu.com
http://androidce.blogspot.com/

> Topluluklara girin, organizasyonlarda görevler alın. Profesyonellerle tanışın, sohbet etme fırsatları yakalamaya çalışın. Bir organizasyonda görev almak içimizdeki ekip ruhunu ortaya çıkartıyor.

> Öğrenciyken bir fikir bulup peşinden gidin. Ben fabrikatör olacağım deyin. Sektörünüzü, ürününüzü belirleyin ve ona gerçekten inanın. Belki de fikriniz gerçek olacaktır bilemezsiniz. Gerçek olmazsa da beyin fırtınası yapmış olursunuz. Zarar görmezsiniz. :)

> Son olarak da MS Office çok çok önemli. Her departmanda kullanılıyor Office programları. Bilinmesi  gerekiyor kesinlikle.

Sevgilerimle.


3 Aralık 2013 Salı

Ödev

Bu blog "Nasıl başarılı oldum?" blogu olmalıydı ama sanırım artık nasıl başarısız olduğumu anlatacağım.
Şu anda anlatacağım hikaye de özgüvenimin ve cesaretimin bitişinin hikayesidir.
Yaklaşık 8 hafta önce ergonomi dersinden bir ödev verildi bizim bölümün 3.sınıflarına. Firmanın birinde ergonomik bir problem bulup, çözüp, Catia programında analizlerini yapacak, tez yazacak sınıfta da bunu sunacaktık.
Çalıştık, programın analiz kısmını öğrendik, sorun bulup çözdük. Tezi yazdık. Talihe bakın ki anlatacak ilk grup biz olduk. Şans işte ne yaparsın. Çıktık, anlattık, bitirdik. Hocanın yorumuna için döndük ona doğru ve şu sözleri işittik 100 kişinin ortasında;
-Bir defa oturarak kaynak yapılmaz. Siz kaynağı ne zannediyorsunuz ki? Bu ne böyle. Berbat bir çalışma olmuş. Vasatın altında. Siz beğendiniz mi bu yaptığınızı?
(Sessizlik)
-Beğendiniz mi söyleyin?
+Beğendik hocam. (Bunu diyen benim.)
-Nesini beğendiniz?
+Eeuu analizler falan iyi çıkmıştı.
Hatırladıklarım bunlar ama daha fazla ağır sözler işittik. Hatalıydık belki de ama kaynağın kesinlikle ayakta yapılması gerekliliğini bilemezdik ki? Nereden bilelim? Aramızda atölye stajı yapan bir kişi vardı onun da stajının pek yararlı olduğu söylenemezdi. Geriye kalanlarımız torpil bulamadığından staj yapamadı. Bu durumda kaynakla ilgili çok bilgi sahibi olmamamız bana normal geliyor. Zaten önemli olanın da programı öğrenmek olduğunu düşünüyordum ki öğrendik de.
Bir de bizden mühendis olmazmış. Galiba bu işler de önce bir torpil bulup sonra üniversiteye girmek lazım. Benden en önemli tavsiye olsun torpil bulun sonra okumasanız da olur.

26 Kasım 2013 Salı

Beyniniz daha iyi çalışsın diye;

Beyninizi daha iyi çalıştırmanın yolları:

1-İnsan beyninin ayaktayken ve açık havadayken yaklaşık yüzde 10 daha fazla çalıştığı düşünülmektedir.Önemli kararlarınızı alırken kapalı alandaysanız,''volta atmayı''deneyebilirsiniz.

2-Yürüyerek kolları sallamak beynin performansını olumlu etkiliyor.Önemli kararlarınızı açık havada,kollarınızı sağa sola sallayarak yürürken almaya ne dersiniz ?

3-Yabancı bir dil öğrenme beyni güçlendiriyor.Her gün birkaç yabancı ya da yerli yeni kelime öğrenip,kullanabilirsiniz.Sözlük okuyabilirsiniz.Alışveriş listesi veya telefon numaralarını ezberlemeyi deneyebilirsiniz.

4-Zihinsel jimnastik/antrenman yapın.Bunun için çeşitli bulmacaları çözebilirsiniz.Satranç gibi akıl oyunları oynayın.

5-Rutinden kurtulun.Rutin olarak tekrar ettiğiniz davranışlardan vazgeçin.Bazen telefonu sol elinizde tutun,çantanızı diğer elinizle taşıyın,evinize başka bir yoldan gidin.En azından bir günlüğüne televizyon kumandasını sık kullanmadığınız elinizde tutun.

6-Entelektüel zevklerinizi geliştirmek için her gün mutlaka iyi bir özdeyiş antolojisinden birkaç cümle okuyun.Beyninizi kaliteli cümlelerle besleyin.

7.Her gün güzel bir resme veya fotoğrafa bakmaya çalışın.Estetik algınız,gördüğünüz estetik şeyler kadar gelişir.

8-Sevdiğiniz bir müziği bir süre gözleriniz kapalı dinleyin.Beyin otoriteleri tarafından klasik müziğin zekaya 7 puan ekleyebildiği iddia edilmektedir.

9-Günde aklınızdan 60 bin ile 80 bin arası düşünce geçer.Bu düşünceler ne hakkındaysa,hayatınız da ona göre şekillenir.Unutmayın,kafanızda en çok neyi düşünürseniz,hayatınızda da onu çoğaltırsınız.

10-Bir konu hakkında düşünürken,nasıl düşündüğünüzü de gözlemleyin.Düşünmek üzerine düşünmek,beyin ve düşünce kapasitesini arttırır.

11-İyi bir uyku kaliteli bir beyin için şarttır.Çok uyuyorum diye üzülmeyin. Einstein'in günlük 10 saatten fazla uyuduğu biliniyor.24 saati geçen uykusuzluk beyinde sarhoşluğa benzer bir etki yapar.

12-Bol ve temiz oksijen beyin için çok önemlidir.Beynimiz ağırlık olarak vücudumuzun yüzde 2'sini oluşturduğu halde,vücuda gelen oksijenin yüzde 25'ini tüketir.Oksijensiz kaldığımızda ölümü gerçekleşen ilk organımız beyindir.Odanızın penceresini açarak kendinize bol bol oksijen ısmarlayın.

13-Farklı düşünme tarzları beyninizi geliştirir.Çocuklar ve hayvanlarla daha fazla vakit geçirin.Sizden farklı düşünen insanlarla konuşun.

14-Kullanılmayan organ körelir.Sürekli televizyon seyrederek beyninizi düşük viteste çalıştırmayın.

15-Beynin en tehlikeli yanı ''ters çaba'' kuralına göre çalıştığı anlardır.Başınıza gelmesinden en çok korktuğunuzu başınıza getirir! Buna ters çaba kuralı denir.Beyin odaklanılan hedef olumsuz olsa bile,bunu gerçekleştirmek için çalışır.Topluluk önünde konuşma yaparken ''acaba heyecanlanır mıyım ?'' diye düşünürseniz,heyecanlanırsınız.

16-Beyni yoran monotonluktur.Hayatınızı ne kadar renklendirirseniz,beyninizi o kadar neşelendirebilirsiniz.

17-Beyin kısa süreli hafızada beş ile yedi arasındaki bilgiyi işleyebilir.Yeni bir bilgi gelince,bu bilgilerden birini atar.Buna ''sihirli sayı'' kuralı denir.Bu kural aşılıp aşırı bilgi yüklenmesi durumunda beynimiz ''servis dışı'' olur.Hayatınızın en büyük kararlarını alırken ''kafadan'' değil,tıpkı beş haneli iki rakam grubunu çarparken yaptığınız gibi,bir kağıt üzerine yazarak ne yapacağınızı hesaplayın.

Üniversiteye yeni başlayanlara;

Baktım 3. sınıf olmuşum. Artık hafiften yaşlanıp abla kıvamına geliyorum. Bari ben de naçizane 3-5 tavsiye vereyim dedim. Bu tavsiyelerim işletme gibi mühendislik gibi özel şirkette çalışılacak okulda okuyanlar için.
*Öncelikle arkadaşlar, dil öğrenin. 2 yıl 3 aydır kime ne sorduysam hep ucu bu yabancı dile çıktı. Bilhassa İngilizce. Tecrübeli diye bir çok kişiye sorular sordum, seminerler dinledim ve hep sonu İngilizce'ye çıktı. Yurt dışına mı gidersiniz yurt içinde mi halledersiniz bilemem ama kesinlikle İngilizce'yi atlamayın. Öğrenebilirseniz, fırsatınız olursa ikinci bir dil de öğrenin. En azından giriş yapın.
*Not ortalaması bence çok gereksiz bir şeydi. Ta ki bu sene ne Erasmus'a ne de yüksek lisansa yetmeyecek ortalamam olduğunu görene kadar. Dersleri odak noktanız yapmayın derim ben (bölüm birincisi oalcağım derseniz başka tabi.) ama ortalamanız da 2,6 falan olsun.
*Erasmus demişken Erasmus'a da gidin. Okul uzayacak diye korkmayın. Okul uzasa da bir dönem yurt dışında kalmanın ayrıcalığını yaşayacaksınız.
*Zorunlu stajınız olmasa da staj yapın. Kesinlikle staj yapın.
*Okul biter bitmez yüksek lisans yapmaktansa biraz tecrübe edindikten sonra yapmak daha güzel olabilir. Tecrübesiz okul hiçbir şeydir diyenler çoğunlukta.
*Bol bol gezin görün. Bu çok önemli madde. Ufkunuz genişler fena mı? :)
*Hobi edinin. Ama öyle bir kere deneyip bırakmayın. Bir uğraşınız olsun. Bakış açınız değişir, gelişir.
Bir hocam parayı boşa harcamak yerine enstrümana verirsen çalamasan bile en azından odanın havası değişir demişti. En azından elinizde enstrümanınız olsun. Veya fotoğraf çekin. Hiç bir işe yaramazsa anılarınızı kaydetmiş olursunuz. Bir şeyler yazın, çizin. Kaybedecek bir şeyiniz yok bence.
*Seminerlere katılmanın yanında seminerleri düzenleyen de olmaya çalışın. Ön planda olmak güzeldir. Ünlülere, iş adamlarına, konuşmacılara mail atın. Okulunuza çağırın. Emin olun bir çoğu cevap verecek. Hatta gelenler de olacak.
*Organizasyonlar yapın. Okulun ilk yıllarında topluluklara katılın. Sanat topluluklarının yanında seminer türünde etkinlikleri olan topluluklara da katılırsanız organizasyon yapma fırsatınız olur.
*3.sınıfta hâlâ topluluğun yönetim kurulunda değilseniz ayrılın ama. 2 sene çalıştığınız yeterlidir bence.
*Teknik gezilere kesinlikle gidin. Fabrika, ofis ortamlarını görün. Sevip sevmediğinize karar verin. Mesela ben ilk teknik gezimde fabrika ortamında olamayacağımı anladım. Ona yönelik planlarım şekillendi zamanla.
*Work and Travel ile yurt dışına çıkabilirsiniz. Hem gezip hem dil öğrenir hem de para kazanırsınız. Verdiğiniz para başta gözünüze çok gelebilir ama dönerken yüksek ihtimalle daha çok paranız olacak. Yok o kadar kalamam dışarıda derseniz de, interrail, interbus, interfly gibi seçenekleri de değerlendirebilirsiniz.
*İş hayatında ve sunumlarda giyilecek kıyafetler alın. (Bu çok önemli ben stajda giyecek bir şey bulamadım doğru düzgün.)
*Kitap okuyun. Sevdiğiniz tarz kitapların yanında mesleki kitaplar da okuyun. İlla ki öğrenecek bir şeyleriniz oluyor kitaplardan.
*Dışarıdaki üniversitelerde yapılan etkinlikleri takip edin. Gidebildiğiniz kadarına gidin. Çok yararlı oluyor bence hepsi de.
*Arkadaşlarınızla ekip kurup yarışmalara katılın. Hem ekip çalışmasını denemiş olursunuz hem de eğlenirsiniz. Belki ödül bile kazanırsınız fena mı?
*Blog yazın. Hem kendiniz neler yaptığınızı görürsünüz, hem yazı dilinizi geliştirirsiniz, hem bilgi alış verişinde bulunursunuz. Tabi bahsettiğim mesleki blog. Fotobloglar ya da günlükler de güzel tabi ki ama gelişiminizi görmek için mesleki blog daha iyi olur.
Benim düşüncelerim bunlar. Öğrenciden öğrenciye tavsiye olur mu bilmem ama umarım bir satır da olsa faydası olur. Ben de saydıklarımın hepsini yapabilmiş değilim, örneğin ortalamam yerlerde olduğundan Erasmus'u aklımın ucundan geçiremedim. Yüksek lisansı da çalışmaya başlayınca bir yıllık maaşımı feda ederek yapabilirim belki :( Yani ben bu ortalama meselesini acı bir şekilde öğrenmiş oldum ama bir şekilde kendimi geliştirmeye çalışıyorum işte. Açığımı kapatmam gerek :)
Başarılı okul yıllarınız olsun, sevgiler...

18 Kasım 2013 Pazartesi

Ajansa da gittim sonunda.

Bugün bahsettiğim ajansa gittim.  Önce ajansı bulamadım aslında. İnternette yazan adresi kaydettim ben telefonuma, Google Map'ten aradım, buldum. Fotoğrafını çektim. Bin bir zorlukla, kırk kere dolaşarak buldum bahsedilen adresi. (Yön bulmada, harita okumada hiç iyi değilim.) Veee hayal kırıklığı... Briç ihtisas kulübünü bulmuş oldum :) Meğersem ajansın yerini değiştirmişler. Aradım artık dedim "Bulamadım ben sizi :(" onlar da sağolsunlar bir güzel tarif ettiler. En sonunda buldum. Bir heyecanla girdim içeri, genç bir kız vardı kapıda "Eeııuu ben staj görüşmesi için gelmiştim ama kimle görüşmem lazım?" O anda ajansın sahibi Metin Bey açtı kapıyı. Güler yüzle, hoş geldinle karşıladı sağolsun. Adımı da biliyordu çok hoşuma gitti açıkçası :) Sonra konuştuk biraz ben kendimden bahsettim, Metin Bey'in anlatacağı daha çok şey varmış onu dinledim bol bol. Çok da faydalı oldu bir saatlik konuşma bile.
Tabi ben başlarda heyecanlandım hayatımda ilk kez mülakatımsı bir şey oldum sonuçta. Başlarda gergindim. Saçma sapan cevaplar falan vermiş olabilirim o profesyonel adamın karşısında :(
Sonra rahatladım tabi. Şirket ama ev gibi. Kendi deyimleriyle söyleyeyim "Burası gençler için bir okul gibi olmalı, biz sizin elinizden tutmazsak sizi nasıl toplama kazandırabiliriz?" Haklı da. Gençlere çok destek oluyorlar. Sonuçta beni reddedebilirlerdi de ama yapmadılar. Tam anlamıyla kucak açtılar. Ben ne kadar alabilirsem o kadar katkı sağlayacaklar.
Şimdiden çok büyük yararı olacağını gördüm. En azından şirket kültürünü görmüş olacağım ki bununla da kalmak istemiyorum. Zaman geçtikçe göreceğiz bakalım.
Tabi bir daha ne zaman gidebilirim belli değil. İnsanın fabrikaya gitmesi gerekince ve de gözleri bozulunca ve de diş kontrolü olunca biraz yoğun olabiliyor :)

14 Kasım 2013 Perşembe

Ajans.

Bilen bilir yaklaşık 6 aydır falan marka danışmanı olmaya karar vermiş vaziyetteyim. Bunun için karar verdiğim zamandan beri de bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Araştırıyorum, okuyorum. Önüme gelene soru soruyorum falan. İlk olarak da okulumuza seminere gelen bir marka danışmanının önüne atladım. Dedim böyle böyle ben de ilerde marka danışmanı olmak istiyorum. (O zamanlar daha yeni karar vermiştim.) Öğrencilik hayatımda ne yapmalıyım? Bana bir iki isim söyledi kitaplarını okumam için bir de okulunuzda bu konuya yönelik seçmeli derslerden al bol bol dedi. Ama gelin görün ki sevgili kardeşlerim "Bizim hiç seçmeli ders yapacak kadar hocamız olmadı ki :((( " Yani ben 3.sınıftayım şu anda ve bir tane bile seçmeli ders görmedim. Varsa yoksa abidik gubidik makine dersleri. İşime yarayacak olsa hiç üzülmeyeceğim. Sırf o iğrenç makine dersleri yüzünden ortalamam iğrenç, belki okulum uzayacak. Bu yetmez gibi bir de bir alt dönemimdeki bütün makine dersleri seçmeli olmuş. Şansa bak. İki dersten birini seçecekler biri atıyorum termodinamik diğeri yönetim ve organizasyon. Benim o dersleri geçecem diye imanım gevredi afedersiniz. Yine geçemedim kaldı çoğu. Adamlar yata yata geçecek. Neyse işte özet olarak seçmeli dersimiz yok. Ben de bari kitap okuyayım dedim geçen dönemden beri marka ve pazarlama üzerine kitaplar okuyorum. Bir de internette marka danışmanları bulup bulup mail atıyorum. Bana yardım edin ben de sizle meslektaş olmak istiyorum diye. Sağolsunlar daha beni ciddiye almayan olmadı. Herkes gayet güzel açıklaya açıklaya yardımcı oldu. Yolun düşerse gel yüz yüze konuşalım dediler. Hatta içlerinden biri meslektaş sayılırız bile dedi. En çok da ona sevindim sanırım. Hepsine de minnettarım.
Son zamanlarda bu maillerden çıkardığım ortak karar ise boş vaktimi bir ajansta değerlendirmem gerektiği. Ben de hazır vizelerim de bitmişken Balıkesir'deki ajansları araştırdım. Balıkesir'de olmadığım için de mail attım 3-4 tane yere. CV falan gönderdim.
Bir tanesinden geri dönüş aldım. Pazartesi görüşmeye gideceğim. İnşallah alırlar beni yanlarına da bir iki şey öğrenirim. Tecrübe önemli. Kitap oku oku nereye kadar? Bakalım artık pazartesi göreceğiz.

12 Kasım 2013 Salı

Okul 2013

Bilen bilir. Boğaziçi Üniversitesi'nde böyle bir etkinlik var. Yakında olacak. Konaklamasıyla semineriyle eğlencesiyle 250 TL. Açıkçası az para değil. Söylememe gerek yok gerçi görünüyor zaten. Ben ve bir kaç arkadaşım karar verdik gideceğiz. Zaten bir arkadaşım da bu etkinliğin üniversitesi temsilcisiydi. Biz gideceğiz diye kendimizi hazırladık. Para durumunu falan düşündük hesap ettik karar verdik. Gidiyoruz. Derken meğersem 750 başvurudan 150 kişi seçilmiş. E biz seçilir miyiz? Şimdi düşünüyorum ben olsam ben de seçmem. Bir kere okulumuza isim bulmaya üşenip "Balıkesir Üniversitesi" diye işin kolayına kaçmışlar. Haliyle bizim okuldan pek de seçim yapmamışlar. Pek de yapmamışlar diyorum çünkü temsilcimiz haricinde bir tane daha arkadaş seçilmiş. Onu da ayıp olmasın diye seçmişler sanırım. Tabi ki üzülmedim! Neden üzülecekmişim canım! Ne heveslenmesi ya ne yapayım ben onu. Bizim okulda da var bir kere. Tamam mini staj olabilir. Ne yani hıh!

Hazır seçilmemişken bir iki eleştiri yapayım hemen etkinlik olmadan.
Bir defa afiş hiç güzel değil. Yani tasarım olarak renkli, resimli, göze hoş falan ama hiç bilgi olmaz mı bir afişin üzerinde? Etkinliğin nasıl bir şey olacağı bile anlaşılmıyor. Bakanların anladığını düşünmüyorum yani ben. O afişten bir şey anlayıp merak eden olursa da girsinler diye bir site yazmışlar sadece. İnsan afişin sağına soluna bir yerine konuşmacı olarak geleceklerin firmalarını falan sıkıştırır hiç yoktan. Belki adamlar kendilerine güveniyorlardır o da olabilir. Sonuçta 750 başvuru olmuş 150sini seçip etkinlik yapacaklar. Daha fazla başvuru olsa ne olur olmasa ne olur? Ama yine de afiş güzel olmalıydı. O kadar ulusal etkinlik yapıyorsun da afişe iki logo koymaya mı üşendin BÜYAK?

Bu blogu neden açtım niçin açtım nasıl açtım?

Öncelikle merhaba.
Bu blogu açmaya daha önceden karar vermiştim ama öğrenciliğimin 3.yılında nihayet adımımı atabildim. Amacım iş yaşamına başlayana kadar kendim için neler yaptığımı neler öğrendiğimi paylaşmak. Paylaşırken hem kendim ne yapmışım onu görürüm hem de belki birileri yararlanır diye düşündüm. O zaman başlayalım bakalım.